“Kadıköy Boğası”, kentsel belleğin, taraftar tutkusunun ve dönüşen İstanbul’un kesişiminde duran bir film. Açılış sahnesinde sabahın pusunda beliriveren heykel, yalnızca bir buluşma noktası değil; şehrin nabzını tutan, yüzlerce hikâyenin sessiz tanığı olarak konumlanır. Yönetmen, belgesel dili ile kurmaca ritmini harmanlayarak Boğa’nın etrafında örülen gündelik hayatı, maç günü taşan coşkuyu ve geceye sızan yalnızlığı aynı kadrajda buluşturur. Ritmi belirleyen güçlü bir ses tasarımı vardır: vapur düdükleri, tramvay zilleri, tezahüratlar ve yağmurun taşla teması birbirine yaslanır, finalde bir koroya dönüşür.
Görüntü yönetimi, Kadıköy’ün dar sokaklarını geniş açıyla, meydanı ise alçak kamera perspektifiyle okur; böylece heykel hem sığınak hem meydan okuma simgesi gibi devleşir. Film, mekânın hafızasını kişisel anlatılarla birleştirir: yılların esnafı, yeni taşınmış bir öğrenci, deplasman yolundan geçen bir futbolsever… Hepsinin sözünde ortak bir damar vardır: ait olma arzusu.
“Kadıköy Boğası”, bir kulüp filminden fazlasıdır
Film hakkındaki düşüncelerinizi paylaşın
3 yorum
Kerem
4 gün önce
Bu yorum spoiler içermektedir. Okumak için tıklayın.
Güzel
İlkim
4 gün önce
Bu yorum spoiler içermektedir. Okumak için tıklayın.
Çok iyii